DEFNE SUMAN - SAKLAMBAÇ
Bu günkü fikirlerimi sunacağım veya eleştireceğim konu adı çok duyulmamış bir kitap. Adı ''Saklambaç''. Yazarı Defne Suman, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji mezunu, yüksek lisansını yine Boğaziçi'nde yapmış son anda doktora yapmak için gideceği Amerika eğitiminden vazgeçmiş çok farklı bir yazım diline sahip biri. Kitabını iki günde bir solukta bitirdim denebilir. Kitap beğenme konusunda aşırı mızmız olan ben bu kitabı ikinci el aldım ve hislerime güvendim. Eğer bir kitabı alırken içimdeki ses bana ''al'' diye adeta haykırıyorsa kesinlikle ne pahasına olursa olsun alırım o kitabı.
Kitabın ana konusu Defne Suman'ın muhteşem bir şekilde yarattığı ana karakter Eda'nın hayatıdır. O zamanların toplumsal problemleri, Türk geleneklerinin batı kültürüyle harmanlanması, 2000'lere kadar her jenerasyonun Türk toplumunda konumlandırılması, elit kesimin yaşayış biçimi ile iç içe olan Anadolu kesiminin yorumu gibi merak uyandıran konuları ele alması kitabı daha da çekici kılıyor. Özellikle kitabın 1.tekil şahıs olarak anlatılması ve kitabın başlangıcı kesinlikle mükemmel. Kitap Eda'nın Amerika'da eğitim gördüğü üniversitenin çamaşırhanesindeki tuvalette yılın ilk sabahı kilitli kalması ile başlıyor. Montunun cebinde kalan iki tükenmez kalem ve Kağıt havlu rulolarının üzerine anılarını yazmaya başlaması, kitabın okunmasını ve akıcı hal gelmesini kolaylaştıran bir unsur.
Karakterin iç hesaplaşmaları beni ağlatırken, mizahi cümleleri de güldürdü. Böylesine parlak bir zekadan tabi ki bu kadar mükemmel bir
kitap çıkabilirdi.
Anneannesi, teyzesi, dedesi ve kuzeni ile yaşayan Eda, anne babasının zamansız ölümünden sonra hayatı anlamakta güçlük çeker çünkü 6 yaşına kadar Almanya'da yaşamış olup bir anda sadece Batı'yı özümsemiş ve acımasız gözüken anneannesinin yanına taşınır. Bu evde geçirdiği senelerden bahsederken karakterin fikir yapısının nasıl oluştuğu, dünyanı hangi pencerelerden gördüğü, yaşadığı zorlukları özümseyebiliyoruz. Kitabın içeriğinden bahsedersem spoiler vermiş olacağım için konu hakkında bilgi vermeyi durduruyorum ve herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Hepimizin ihtiyacı olan umut bu kitapta yaşıyor. Okudukça kana karışıyor, pişmanlık yaratmıyor.

Yorumlar
Yorum Gönder